Yere Tükürmek Bir Nevi İhtiyaç
Yere tükürmek. Bugünkü blog konum yere tükürmek değil; yere tükürmek bir nebze de olsa ihtiyaç. Bunu anlayabiliyorum. Peki ya çiğnediğimiz ve belki de çiğnemekten yorulduğumuz için yerlere attığımız sakızlara ne demeli? İşte bu konu hakkında kendimce bir monolog yazmayı tasarladım ve yazıyorum da galiba 🙂
Beni öyle koyu Greenpeace taraftarı sanmayın. Aslında bazen benim bile çiğnediğim sakızı yere attığım oluyor. Ama kabul edilebilir bir davranış mı? Belki biraz. Ben de biraz acayibim. Çünkü elimdeki kola kutusu ya da su şişesini, çöp kutusu bir kilometre uzakta bile olsa taşırım, yere atmam. Ama konu sakıza gelince hafifçe tükürür ve güzel bir voleyle aksiyonu tamamlamaya çalışırım. Tabii şut yönüm genelde çöp kutuları olur.
Ve biliyorum ki birçoğunuz da aynısını yapıyorsunuz. İşte fotoğraflarla volelerini tutturamayan insanların kaldırımlarda açtığı derin yaralar:
Pek çoğumuz bu siyah noktaları görüp ne olduklarını anlayamayabiliyor. Bunlar kalıplaşmış hatta asfalt halini almış sakızlar. Yani bir zamanlar öyleydiler.
Bu arada aklıma geldi, yollara asfalt yerine çiğnenmiş sakızlardan mı yapsak ne ? Hem asfalttan daha kuvvetli oluyorlar.
Aslında Sandığımız Kadar Tehlikeli Değilmiş !
Çiğnediğimiz sakızları yerlere ya da doğaya atmak aslında sandığımız kadar tehlikeli değilmiş. Cam şişesinin doğada 400 yılda yok olduğunu varsayarsak, çiğneyip attığımız sakız doğada 2 yılda yok oluyor. Tabii bu sakız asfalt haline gelmemiş olan.
Sakız Bahane, Doğayı Korursak Şahane
Aslında sakız falan hikaye. Aslolan dünyamızı, doğamızı korumak. Çok sevdiğim bir söz var.
“Bu dünyayı biz torunlarımızdan emanet aldık.” Emanete gözümüz gibi bakmalıyız. Gerçi çoğu insan gözüne bile bakmıyor, orası ayrı mesele. Cam şişeler doğada 400 yılda yok oluyor. Plastik türevi maddelerin ise yok olması 1000 yıla kadar uzayabiliyor. İyisi mi sakızları atsak bile, pet ve kola kutularını sadece çöp ya da geri dönüşüm kutularına atmaya özen gösterelim.
bence bu konu toplumun ilgisi çekecek bi konu bu konuyu kim bulup yayınlamışsa helal olsun 🙂 topluma yararlı bişe
Yazıyı bizzat ben yazdım Botan, %100 bana ait, fotoğraflar dahil 😀
güzel yazı. birde yerdeki sakızları kuşlar yiyormuş ve sindiremedikleri içinde ölüyorlarmış. ne doğru bilmiyorum ama
O bilgi ne kadar doğru ben de bilmiyorum. Bi’ araştırmak lazım 🙂
Doğayı boşver kardeş ama ayakkabımın altına yapışan o sakızı hala tam olarak temizleyemedim, onu yere tukurene her gün küfür ediyorum
Bu da farklı bi’ bakış açısı gerçi. 🙂